Birçok koşturmanın sonunda arkadaşımla birlikte havalimanındayız. Bizi çok uğraştıran belgeler tamamlandı, final sınavları verildi, biletler alındı…Artık yapmamız gereken tek şey uçuş saatini beklemek.
Uçuşumuz İstanbul - Amsterdam - Atlanta - Kansas City şeklinde 3 aktarmalıydı.Yani önümüzdeki yaklaşık 20 saatimiz havalimanlarında ve uçuşlarda geçecekti.
Bizim uçuşumuz sabah saatlerindeydi ancak biz ilk defa yurtdışına çıkmanın verdiği heyecanla gece 2 sularında havalimanına geldik.Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra birkaç saat kadar boş vaktimiz oldu çünkü valiz teslim edeceğimiz yerler daha açılmamıştı. Birkaç saatlik beklemenin sonunda sıraya girdik ve valizlerimizi teslim ettik. Bu arada görevliden rica ederek 3 uçuşumuz içinde koltuklarımızı yan yana aldık. Valizlerimizden de kurtulduğumuz için havalimanının duty-free kısmına yöneldik.Duty-free kısmına geçmeden önce pasaport kontrolü oldu ve burda yurt dışı çıkış pulunu istediler. Bu pulu almayı unutanı tekrar alması için geri gönderdiler.O yüzden yurt dışı çıkış pulunu pasaport kontolüne girmeden almakta fayda var.
Duty-free kısmında birçok alışveriş imkanı var. Ancak yiyecekler çok pahalı. Bu yüzden çantanızda atıştırmalık ya da ekmek arası, tost gibi yiyecekler bulundurmanız sizin faydanıza olacaktır.
Amsterdam uçuşumuz KLM firmasıylaydı. Çalışanları gayet güler yüzlü.Ben uçak biletlerimi sırt çantamın içine, sırt çantamıda baş üstü bölmesine koymuştum ki uçarken havanın soğuk olmasından dolayı biletler ıslanmış ve kullanılmaz hale gelmişti.Bu yüzden biletlerinizi ve belgelerinizi bir dosya içinde saklamakta fayda var.3 saat civarında süren uçuş sonunda Amsterdam’a indik. Transit yolcu olduğumuz için valizlerimizi ABD’de iç hatlara geçerken alacağız. Burda tekrar bir güvenlik konrolünden geçtik. Havalimanın dev bir AVM gibiydi. Biraz dolaştıktan sonra vakit geçirmek için Starbucks’a girdik. Alışveriş yaparken ya kredi kartı kullanmalısınız ya da yanınızda Euro bulundurmalısınız. Bizim yanımızda Euro yoktu, ödemeyi dolarla yaptık para üstünü Euro olarak verdiler. Biletleri yenilerken görevli kadın bana başkasının biletini vermiş. Allahtan bunu hemen farkettim ve düzelttirdim. Uçağa girerken arkadaşımla beni ayakkabılarımıza kadar aradılar.Türk olduğumuzdan dolayı mı anlayamadık.Herkes rahatça geçerken bizim aranmamız birazcık garip geldi tabi. Tek korkumuz çantamızdaki yiyeceklerin alınmasıydı çünkü onlar bizim birkaç günlük yiyecek stoğumuzdu.Neyse ki birşey demediler.
Amsterdam-Atlanta uçuşu transatlantik bir uçuş olduğu için uçak farklı ve çok büyüktü.Koltuklarımıza geçtiğimizde koltukların üzerinde ufak battaniye, göz bandı, kulaklık, ıslak mendil gibi şeylerden oluşan bir paket vardı.Koltuklar gayet rahat ve genişti. Ayrıca her koltuk arkasında vakit geçirmeniz için tabletler var. Bu tabletlerde bol bol oyun, film, dizi mevcut. Diğer yolcularla oyun oynayabilir, mesajlaşabilirsiniz. Dilerseniz ücretli internet mevcut. Uçuş başladıktan 10-15 dakika sonra içerisi çok soğuk oldu.
Kesin Bilgi: Uçak ininceye kadar içerisi çok soğuk oluyor. Mutlaka yanınıza ceket alın.
Uçuş yaklaşık 9-10 saat sürdü. 2.durağımız olan Atlanta’da valizlerimizi alıp, iç hatlara geçip Kansas City uçağına göndermemiz lazımdı. Uçaktan iner inmez pasaport konrolüne girdik. Cem Yılmaz’ın bahsettiği “What is the purpose of your visit ?” kısmı burasıydı. Gelgelelim inanılmaz bir sıra vardı ve şaka gibi sadece 2-3 polis memuru çalışıyordu. Diğer uçuşumuza birkaç saat olmasına rağmen zaman geçtikçe yetişemeyeceğimizi düşünmeye başladık. Sırada herkes söyleniyordu, bir saatten fazla bekledik.Polis ilk olarak bir formu doldurup doldurmadığınızı soruyor.Bu form hem uçakta dağıtılıyor hem de polisin durduğu yerde var. Vakit kaybetmek istemiyorsanız bunu uçakta doldurun. Sıra bize geldiğinde diğer uçuşumuza yaklaşık 40 dakika kalmıştı. Polis formu inceleyip ordan birkaç soru sordu ve sonra hoşgeldiniz diyerek giriş mührünü pasaporta bastı. Tabi biz çok telaşlıydık çünkü daha valizlerimizi alıp, iç hatlara teslim edip güvenlik kontolünden geçerek uçağa yetişmemiz lazımdı. Amerikan olmayanlar çok bekle(til)diği için valiz alınan kısımda ki her boşlukta valizler vardı. Bizim valizleri banttan indirip yere koymuşlar. O kadar valizin içinde kendi valizimizi aramak bize vakit kaybettirdi.Zaten kısıtlı olan vaktimiz iyice daralmıştı.Biz artık uçağı kaçırdığımıza inanmaya başladık.Burda bizi kurtaran ise havalimanındaki valiz sistemiydi. Telaşlı bir şekilde görevliye iç hatlara nasıl gidiceğimizi, valizleri nereye teslim etmemiz gerektiğini sorduk. Görevli bize yardımcı oldu. Valizlerimizde varış Kansas City etiket vardı. Görevli bunu kontrol ettikten sonra valizlerimizi hemen yanındaki banta koydu ve “You are done!” dedi. Biz tabi çok sevindik hemen ekranlardan uçuşumuzu bularak kapıya yöneldik. Ancak havalimanı o kadar büyüktü ki kapımıza gitmek için metroyla 3 durak gitmemiz gerekiyordu. Hay aksi! Metroyla 3 durak sonra indik bu arada uçağın kalkmasına 10-15 dakika kalmıştı. Tam anlamıyla depar atarak kapımızı bulduk ve uçağa son binenler biz olduk. Tabi nefes nefeseydik. Eğer Amerika maceram bu şanssızlıkla devam ederse çok çekeceğim var diye düşünmekten kendimi alamadım.
Amerika içi aktarma: Eğer Amerika içi aktarmanız varsa ve benim yaşadıklarımı yaşamak istemiyorsanız biletinizi kesinlikle iniş sonrası 3-4 saat sonraya alın.
Sonunda Kansas City ! Havalimanı da kendi gibi küçük.Biz kalacağımız yere gitmek için taksi çağırdık.Bizim yaptığımızı yapmayın uber yada lyft kullanın. Fiyat yarı yarıya farkediyor.
Leave a Comment